Bildiğiniz gibi, Başbakan Johnson 14 Ekim’e kadar parlamentoyu askıya alma kararının hukuka aykırı olduğunu belirleyen Yüksek Mahkeme’den ciddi bir darbe aldı. Jeopolitik Pusula, bunun yasadışı olduğunu ve Yargıtay kararını görmenin şaşırtıcı olmadığını daha önceden belirtmişti.
Tabii ki, karar Johnson için utanç verici. Parlamento ve Başbakan arasındaki uzun vadeli sonuçlar olumsuz yönde etkilenecektir. Ancak, Yüksek Mahkeme'nin Brexit zaman çizelgesi üzerinde etkisi olmadı. Başbakan 'na herhangi bir ceza vermezdi zaten. Başbakan Johnson hala ofisinde ve Parlamento’yu ve Avam Kamarasi Meclis’i Brexit’e ne pahasına olursa olsun geciktirmek istiyor. Artık partisi çoğunluğu elde tutmuyor, erken seçim isteyebilir.
Bu arada AB'de yeni Parlamento da kuruldu. AB parlamentosu açıkça İrlanda konusunun tartışılmayacağını belirtti. İngiltere ile AB arasında yapılacak herhangi bir toplantıdan önce, bu durum seçenekleri şimdiden daraltmaktadır.
Meclis, Başbakan Johnson için “güven oyu kullanmaya” gidebilir. Bununla birlikte, muhalefet partileri arasındaki problem hala aynı. Seçimden önce geçici Başbakan’in (en güçlü aday İşçi Partisi'nden Corbyn, ancak diğer muhalefet blok üyeleri reddedibilir) kim olabileceği konusunda ortak görüşleri yok. Bu nedenle, şu an için “güven oyu” mümkün olmayan seçenek gibi görünüyor.
Muhalefet partileri Başbakan Johnson’ın AB’yle 17 Ekim’deki toplantıları yürütmesini bekleyebilirler. O zaman Corbyn kısa vadeli olsa bile Başbakan olma şansına sahip olabilir.
Bunların dışında, Brexit'te gerçekçi fırsatlar kalmadı. Jeopolitik Pusula, Başbakan Johnson'ın pozisyonuyla rahat olduguna inanıyor. AB İngiltere’den gelebilecek herhangi bir teklifi reddetse bile, Corbyn liderliğindeki yeni hükümetin AB’den Brexit icin ek sure alabilecegini garanti edilmiyor.
İngiltere için asıl sorun Brexit değil, liderliktir. Parlamento bir alternatifle adım atamaz halde ve Başbakan masaya herhangi bir çözüm getiremedi ve getirmeyecektir. Görünüşe göre İngiltere yüksek hızla AB’den çıkmaya çalışıyor.
