×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

4345 kez okundu

Batı Sahra, Kuzey ve Batı Afrika'nın kuzeybatı kıyısında ve Mağrip bölgesinde tartışmalı bir bölgedir. Bölgenin yaklaşık 20%'si bağımsızlığınıilan eden Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti tarafından kontrol edilirken, geri kalan 80%'ni komşu Fas tarafından ve yönetiliyor. Nüfus 500.000'in biraz üzerinde tahmin ediliyor ve bunun yaklaşık 40%'ı Batı Sahra'nın en büyük şehri olan Laayoune'de yaşıyor.
 
Batı Sahra üzerindeki egemenlik, Fas ve Polisario Cephesi arasında hala tartışılıyor (BM, Sahra halkının meşru temsilcisi olduğunu kabul ediyor ve halkın kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu savunuyor). Birleşmiş Milletler burayı "bağımsız olmayan bir bölge" olarak görüyor.
 
Resmi olarak Fas, anayasal monarşi altında iki meclisli bir parlamento tarafından yönetiliyor. Parlamentonun alt meclisine yapılan son seçimler uluslararası gözlemciler tarafından makul ölçüde özgür ve adil görüldü. Batı Sahra'nın Fas kontrolündeki bölümleri, krallığın ayrılmaz parçaları olarak kabul edilen birkaç vilayete bölünmüştür. Fas hükümeti, milliyetçi muhalefeti yatıştırmak ve Sahra’dan ve Fas'taki diğer topluluklardan gelen göçmenleri uygun şekilde çekmek için kontrolündeki Sahra vilayetlerini indirimli yakıt ve ilgili sübvansiyonlarla ciddi bir şekilde sübvanse ediyor .
 
Bu arada Cezayir, Batı Sahra ihtilafının başlangıcından bu yana Fas'a karşı ana aktör ve müzakereci olarak karşımıza çıkıyor. Cezayir, Sahra’lıların Fas'a karşı silahlı bir mücadele yürütme hakkını tanımasına ve SPLA'nın (Sahra Halkı Mücadele Ordusu) donatılmasına yardım etmesine rağmen, hükümet Polisario'nun 1991'den sonra silahlı mücadeleye geri dönmesini ABD ve Fransa'nın Fas ile zaten zayıf olan ilişkilerinin daha da bozulmasını önlemek için  yasaklamış gibi görünüyor. Ancakş ABD'nin Batı Sahra'yı Fas egemenliği altında tanıması ile birçok şey çoktan değişmiş olabilir.
 
Batı Sahra üzerindeki Fas egemenliğinin tanınması, ABD'nin yıllardır saygı duyduğu uluslararası hukuk ve diplomasi ilkelerinden şaşırtıcı bir geri gelişmeydi. Bu durum kesinlikle ABD'nin Cezayir ile ilişkilerini karmaşıklaştırmakla tehdit ediyor. Daha da önemlisi, Kuzey Afrika'daki genel durum üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
 
Trump yönetimi, Batı Sahra'daki olası çatışmalara karşı Orta Doğu'da barışı destekledi. Ortadoğu'daki barış, yalnızca İsrail'in gelecekte BAE, Suudi Arabistan, Sudan, Fas, Bahreyn ve muhtemelen Umman gibi Arap ülkeleri tarafından tanınması anlamına gelmiyor. Ama aynı zamanda Filistin sorununu da ele içeriyor. Ve Trump yönetimi, Batı Sahra'daki olası çatışmalara karşı Ortadoğu'da barışı açıkça destekliyor. Ancak ABD en önemli ilkeyi terk etti; ABD'nin kurulduğu temel ilke olan kendi kaderini tayin etme hakkı.
 
ABD politika değişikliğinin, Batı Sahra halkının bölgenin geleceğini belirlemesi gerektiğini düşünen BM'de desteği yok veya çok az diyebiliriz. Dahası bu destek, ABD’nin müttefiklerine zorla toprak edinmenin ve kendi kaderini tayin hakkının ABD için istenildiğinde gğz ardı edilebileceğine dair karmaşık mesajlar gönderecektir. Bu yeni durum Fas ile Batı Sahra halkını temsil eden Polisario Cephesi arasında bir sürtüşmenin tırmanması veya Fas-Cezayir arasında bir çatışmanın önünü açmış olabilir.
 
Dahası, İMağrip'teki El Kaide ve diğer terörist gruplar bölgedeki artan gerilimi istismar edebilir. Bu durum ABD'nin bölgedeki anti-terörist işbirliğini, ticari ilişkilerini karmaşıklaştırabilir ve askeri ilişkilerin derinleşmesine engel oluşturabilir.
 
ABD, uluslararası toplumun pozisyonunda ve çatışmanın çözümünde hiçbir fark yaratmayacak bir kazanç için ilkelerini aceleyle terk etti. Hatta bu durum bölgede istikrarı bozma ve şiddet yaratma potansiyeline sahiptir . Pek çok ABD müttefiki ve diğerleri zaten bu yönde açıklamalar yaptı.
 

Yeni başkanın bu kararı iptal edip edemeyeceğini göreceğiz. İptal edilmediği takdirde, bu tanıma bölgenin bir bölümündeki istikrarı, diğer bir bölümündeki barışı karmaşıklaştırma potansiyeline sahiptir. Ancak buna değer mi değmez mi – bunu bize zaman gösterecektir.