Lavrov, "Bu, dostane olmayan yeni adımlara, güçlü bir pozisyondan konuşma girişimlerine veya içişlerimize karışmaya gözlerimizi kapatacağımız anlamına gelmiyor" dedi. "Bu tür adımlar hazırlanıyor ve bunlar açıkça konuşuluyor, ancak mutlaka bir yanıt gelecektir" diye uyardı.
2005 yılında Putin, “… Sovyetler Birliği'nin çöküşü Rusya için bir felaketti ancak komünizmin çöküşü değil ” demişti. Sovyetler Birliği'nin, Batı ile doğal bir sınırları SSCB sonrası oluşan ülkeler aracılığıyla oluşmuşken şimdi bu artık mümkün degil. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra sınırlar doğuya kaydı. Ukrayna çatışması veya Beyaz Rusya ile yaşanan uçuş olayı, Rusya'nın Rusya'ya yakın veya en azından tarafsız olan herhangi bir hükümetle yaşamaya hazır olduğunu gösteriyor. Rusya için, Batı ülkelerinin egemen olduğu herhangi bir BDT ülkesi tehlikelidir.
ABD açısından, Kırım'ın ilhakı, Rusya'nın büyük güç statüsüne geri dönme girişimidir. AB'deki ülkeler farklı fikirlere sahip ve tek bir yaklaşım geliştiremiyorlar; mesela Almanya hiçbir koşulda Rusya ile ilişkilerini bozmak istemiyor, Polonya Rusya'nın Ukrayna'daki eylemlerine karşı çok hassas, Portekiz AB mutabakatını bile etkilemiyor. AB'nin AB'ye karşı bir eylemi birleştirmecek ortak politika olustumaşı zor.
Ancak son zamanlarda Rusya'nın Ryanair uçağının Belarus'a inmeye zorlanması konusunda Belarus'a verdiği destek, Rusya'nın Avrupa'nın eylemlerine karşı Doğu sınırına tekrar geldiğini kanıtlıyor. İşte Lavrov'un “…Doğuya doğru ilerliyorlar ve derinleşiyorlar…” derken kastettiği buydu. Lavrov'un niyeti, en iyi savunma mekanizması olduğu için Rusya'ya karşı AB'deki fraksiyonları daha da derinleştirmek. AB'nin Rusya ile karşılıklı ekonomik politikası var, ancak Rus saldırganlığı için birleşik bir politikası yok. Rusya, bu şekilde kalmasını sağlamak istiyor.
Strateji işe yarasa da, hayati bir zayıflığı var, o da Rus ekonomisi. Batılı ülkeleri cezbetmek için karşılığında bir şeyler sunması gerekiyor. Rusya ekonomisi yaptırımlar nedeniyle baskı altında. Bu, Rusya'nın bazı Avrupa ülkelerine onları cezbetmek için cazip fırsatlar sunmasını zorlaştırıyor.
Bu, Türkiye'nin Balkanlar ve Orta Asya'daki etkisini artırması için fırsatlar yaratıyor. Ancak Türkiye de Rusya gibi benzer sorunlarla karşı karşıya ve bu da ekonomiyi caydırıyor. Türkiye ekonomik modeli düzeltmedikçe, bölgedeki etkisini artırma konusunda başarısız olacaktır.