×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

2901 kez okundu

Türkiye AB'ye girme umudunu yitirdi. Türkiye'nin hatası ya da AB'nin hatası tartışılabilir. Ancak gelecekte Batılı siyasi partilerin bile iktidarı yönetse Türkiye artık AB’ye girmek istemeyecektir.
 
YOUTUBE
 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temmuz ayında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ziyaret ederek Türkiye'nin bölgede enerji keşfine devam edeceğini duyurdu. Bu, Türkiye'nin “Mavi Vatan” doktrinini izleyeceğini vurgulamak açısından önemlidir. Bu sadece yeni dış politikanın amacına hizmet etmeyecek, aynı zamanda kıyı şeridini de güvence altına alacaktır. Bu nedenle, aslında çok mantıklı. Bu stratejinin en önemli kazancı, halkı evde devam eden sorunlardan uzaklaştırmak olacaktır. Covid-19 salgını ekonomiyi alt üst etti, işsizlik arttı ve yabancı yatırımlar önemli ölçüde azaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halkın dikkatini ekonomik sorunlardan uzaklaştırması gerekiyor ve bu tür arama faaliyetleri Ankara'nın ülkeyi dış tehditlere karşı birleştirmesine de yardımcı olacaktır. Ancak covid-19 sadece Ankara'yı değil neredeyse tüm dünyayı rahatsız ediyor. Bu nedenle Ankara, bölgelerdeki gerilimi kontrol etmenin kolay olmayabileceğini ve çok farklı bir yola girebileceğini unutmamalıdır.
 
Türkiye, Kıbrıs'ı birleştirme fikrini destekliyordu. Kofi Annan planı Türk tarafınca kabul Kıbrıs Rumları tarafından reddedilmiştir. AB, planın reddedilmesinin bölgede büyük sorunlar yaratacağı konusunda uyarıda bulunmasına rağmen, planın reddedilmesinin ardından Kıbrıslı Rumları AB'ye üye olarak kabul etmiştir. Bu, Türkler arasında büyük bir öfke ve hayal kırıklığına neden oldu. Bu büyük bir şanstı ve bu Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedildi. Şimdi Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ve iki devletli çözümü destekliyor.
 
Ayrıca Türkiye, 1923 Lozan Antlaşması'nın belirlediği koşullardan biri olan Türkiye'ye yakın adaların silahsızlandırılması gerektiğini iddia ediyor. Türkiye, belirsizlikleri gidermek için Lozan Antlaşması'nın bazı bölümlerinin değiştirilmesini istiyor. Bunu yaparak, Türkiye daha büyük bir ekonomik münhasır bölge elde etmenin ve iyileştirilmiş anlaşma kapsamında bunun güvence altına alınabileceğine inanmaktadır.
 
Kofi Annan planı reddedilmesinin ardından ve Rus tehdidi yeniden ortaya çıktığı gibi diğer gelişmeler mesela agresif İran, büyüyen Türkiye karşıtlığı koalisyon Ankara’yı dikkatli hamleler ile askeri sanayiyi geliştirirken gerektiginde agresif bir dış politika uygulayan daha iddialı bir strateji benimsemeye zorladı.
 
Doğu Akdeniz'de Türkiye, enerjinin keşfedildiği münhasır ekonomik bölgeler olduğunu görüyor. Bu, Türkiye'yi donanmasını geliştirmesini ve kıyılarını veya denizaşırı çıkarlarını korumasını sağlayan “Mavi Vatan” Stratejisini geliştirmeye itti. Bunun Büyük Strateji'nin sadece küçük bir parçası olduğunu düşünsek de bölgede büyük sürprizlere neden oldu. 2019 yılında Libya ile ilk ikili anlaşma imzalandı. Türkiye bunu yaparak iki büyük başarıya ulaşmaya çalıştı; birincisi Yunanistan ile Kıbrıs-İsrail koalisyonu arasındaki baglantıyı kesmek. İkincisi,  enerji keşifleri gerçekleştirmesi için Türkiye'ye güçlü donanmaya sahip olması icin neden verdi zira ekonomik faydaları çok büyük. Bu, seçmenleri ekonominin sorunlarından uzaklaştırmaya yardımcı olacaktır.
 
 
Pandemi, enerji piyasası da dahil olmak üzere küresel piyasaları etkilese de Türkiye'nin enerjiye açlığı dinmeyecek. Kötüleşelen piyasa durumu nedeniyle Akdeniz'de sualtı gaz boru hattının inşası yakın zamanda mümkün olmayacak, ancak önemli değil. Türkiye doğalgazın ekonomisine maliyetini düşürmek istiyor. Böyle bir durum nihayetinde ülkenin küresel pazarda daha rekabetçi olmasını sağlayacaktır.
 
Türkiye dikkatli adımlar atmalıdır. Her şeyden önce, ABD'nin Ortadoğu'dan çekilmesi, ABD'nin bölgede hiçbir çıkarı olmadığı anlamına gelmiyor. ABD, Atlantik'ten Hint Okyanusu'na giden en hızlı rota olduğu için Akdeniz bölgesini istikrarlı görmek istiyor. ABD yükselen Çin'e karşı koyma niyetinde olsa da Hint Okyanusu üzerindeki kontrol çok önemlidir.

İkincisi, Türkiye'nin ekonomiyi ayakta tutmak için yabancı yatırımcının nakit akışına ihtiyacı var. Yani gerilim ekonomiyi olumsuz etkilediği için Ankara gerilimle yaşayamaz.
 
Üçüncüsü, Türkiye'nin son yıllarda Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmesine rağmen, Akdeniz bölgesinde yeniden ortaya çıkan Rusya, Türkiye'nin güney kıyılarına yönelik tehditler anlamına geliyor. Bu nedenle ABD ile iyi ilişkiler içinde olması gerekiyor.
 
Bu nedenle Türkiye, bölgedeki etkisini genişletirken dikkatli hamlelerle hareket etmek zorundadır. Türkiye, iktidarda kim olursa olsun, mal üretme maliyetini (enerji fiyatları nedeniyle) azaltmak için Akdeniz bölgesinde enerji araması yapmak zorundadır. Böylece uluslararası pazarda daha rekabetçi olunabilecektir. Ayrıca Ankara, Suriye ve Irak'ta Rusya ve ABD'yi kontrol ederken her iki ülkede de etkisini artırmak zorundadır. Türkiye'nin bağımsız bir dış politikaya sahip olmasına yardımcı olacak uçak motoru, tank motoru, drone motoru ve hedefleme sistemleri geliştirecek teknolojiye erişmesi gerekiyor. Tüm bu hamleler, hassas bir dış politika ve gerektiğinde kararlı adımlar gerektiriyor.