×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

2310 kez okundu

Cumhurbaşkanlığı konusunun Türkiye'de tek özgün konu olacağı bir döneme geliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs 2023'te seçime gitme niyetini açıkladı. Büyük ihtimalle birkaç hafta sonra bunun mecliste onaylanacağını göreceğiz. Ancak mesele bu değil. Asıl soru kim kazanabilir?

Seçmenlerin önünde iki sandık olacak; biri Cumhurbaşkanlığı için, diğeri parlamento için. Yüksek oranda ilişkili oldukları düşünülebilir, ancak değildirler. Son belediye seçimlerinde İstanbul'da muhalefet partisi lideri İstanbul belediye seçimlerini kazanırken, iktidar partisi ilçelerde çoğunluğu elde etti. Böylece İstanbul'da belediye meclisinde bütçe, proje ve ödemeler gibi dayanılmaz problemli bir çalışma ortamı yaratıldı. Bu, önümüzdeki seçimlerde çok benzer olabilir.

Son anketlere göre, muhalefet koalisyonu lideri ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında küçük bir farkla muhalefet koalisyonu parlamentoda çoğunluğu elde edecek. Muhalefet koalisyonu başkanının parlamentoda çoğunluk ile yarışması durumunda, işleri düzenli bir şekilde yönetmek için en azından bir miktar güç verecektir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan cumhurbaşkanlığını kazanırsa ve parlamento çoğunluğu muhalefet koalisyonunda olursa, bu ekonomi, ulusal güvenlik ve neredeyse tüm idari ilişkiler için bir felaket olacaktır.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çoğunluğu ve cumhurbaşkanlığını da kazanması ihtimali var. Her partinin kendi adayı olması durumunda iki aşamalı cumhurbaşkanlığı yarışı olacağı neredeyse kesin. İkinci turda, muhalefet koalisyon lideri Kılıçdaroğlu'na karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan olacak. Normalde karşılaştırmanın oyları birleştirip Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı kazanacağı düşünülebilir ama anketler bu aşamada bir risk gösteriyor. Muhalefet partileri CHP (sol parti) İYİ, DEVA, Gelecek ve Refah partileridir (tüm sağ partiler). Cumhurbaşkanlığı yarışı ikinci tura kalırsa sağ partilerde oy vermemeyi ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy vermeyi düşünenlerin yüzde 30'luk bir oranı var. Bu durumu değiştirir.

MHP ve AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçmenlerden %40-%50 arasında oy alabiliyor. CHP yüzde 24, İYİ Parti yüzde 16 ve diğer sağ partiler yüzde 5 oy aldı. Bir de %10 civarında HDP (Kürt seçmenin desteklediği) var. Kılıçdaroğlu ikinci turda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı yarışırsa, büyük ihtimalle toplam %20'nin %30'u ya sandığa gitmeyecek ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy verecek. Bu, muhalefet partisini %40 oranında HDP'den tam desteğe ihtiyaç duyduğu yere yerleştirir. Burada işler karmaşıklaşacak. İYİ Parti, MHP'den (milliyetçi parti) türemiştir ve köklerinde milliyetçilik vardır. HDP muhalefeti destekleyeceğini iddia ederse, İYİ Parti ve diğer küçük sağcı partiler muhtemelen sandık başına gitmeyecek, hatta blok olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı seçebilir.

Ancak muhalefet de seçmenine güvenemiyor. HDP'de de sağ partilerle aynı potada olmaktan memnun olmayan sürtüşmeler var. Ayrıca CHP seçmeninin mevcut CHP yönetiminden memnun olmayan ve oy kullanmama kararı alan kesimleri de bulunmaktadır.

Muhalefet partileri, blok halinde oyları güvence altına almaya güvenmeli ve seçmenleri iktidar partisinden çekmek için ellerinden gelenin en iyisini yapmalıdır. İktidar partisi olarak koalisyonu rahatsız etmek ve seçmenin algısında belirsizlik yaratmak için elinden geleni yapması gereken konu. İYİ Parti, CHP ve HDP'nin onay vermediği halde hükümetin Libya hükümetine askeri yardım göndermesine olanak tanıyan Libya yasa tasarısını destekliyor. İYİ Parti ve diğer sağ parti, CHP ve HDP'nin desteklemediği Suriye sınırındaki askeri harekatları destekliyor. Sağ partiler parasal genişlemeyi, sol partiler ise bütçelerin konsolidasyonunu destekler. Muhalefet partileri içinde onları birbirinden uzaklaştıran büyük farklılıklar var.

Bu sefer kimin kazanacağını tahmin etmek çok zor olacak. Ancak iktidar partisinin seçmenini elinde tutması ve muhalefet seçmeninin algısında bir muğlaklık yaratması, farklı ideolojik arka planlardan farklı seçmenleri bir arada tutmasından çok daha kolaydır.