×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

9256 kez okundu

Trans Pasifik Ortaklığı Anlaşması olarak da bilinen (TPP ), Avustralya, Brunei, Kanada, Şili, Japonya, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Peru, Singapur, Vietnam ve Amerika Birleşik Devletleri arasında yapılan bir anlaşmadır . Başkan Trump anlaşmadan çekilmekle tehdit etse de, ABD Kongresi'nin Başkan Trump'ı anlaşmayı imzalayıp yürürlüğe koyması yönünde zorlayacağına dair işaretler var. Trans-Pasifik Ortaklığı Antlasmasi (TPP), dünya genelinde kısıtlayıcı fikri mülkiyet yasalarını genişletmek ve onun uygulanmasına ilişkin uluslararası kuralları yeniden yazmakla tehdit eden gizli, çok uluslu bir ticaret anlaşmasıdır. 2030'dan önce tahmin edilen taban çizgiden başka ABD ekonomisine %0,5 GSYİH arti katkida etki yapilacagi tahmin edilmektedir. Ancak asıl kazanım, bölgedeki Çin etkisini arttırmayı durduracaktır. Geri çekilmenin ABD dolarını ABD'ye geri getirebileceği açık olmakla beraber “ küresel bir liderliğe” mal olabilecegi de unutulmamalidir.
 
AB veya Avrupa Birliği. İngiltere'nin Birlik'ten ayrılmasına rağmen, refah ve kurallar ve ekonomiler etrafında toplanıyor. Yine de 2030 yılında refah açısından en önemli yerlerden biri olduğu tahmin edilmektedir. Birlik, çalışanlar ile devletler ve / veya çok uluslu şirketler arasındaki ekonomik anlaşmazlıkları çözmek için tasarlanan kurallar ve kuralları birligini temsil ediyor.
 
NAFTA ABD, Kanada ve Meksika tarafından ekonomik bir birlik kurmak için imza attı. ABD, şartları 30 Eylül 2018 tarihine kadar başarıyla pazarlık ettikten sonra, isim USMCA (Amerika Birleşik Devletleri-Meksika-Kanada Anlaşması) olarak değiştirilecektir . Karşılıklı yararlar tarım, çevre, ulaşım altyapısıdır.
 
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP), ticareti ve çok taraflı ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasında öngorulen bir ticaret anlaşmadır . Karel de Gucht’e (Avrupa Birligi Komiseri) Avrupa Komisyonu 2010 ve 2014 yılları arasında, TTIP’in bugune kadar gorulmemis büyüklükte ikili bir ticaret girişimi oldugunu ve sadece bu iki taraf icin degil ayni zamanda küresel gelisim icin cok onemli oldugunu" belirtimistir.
 
Müzakereler, Cumhurbaşkanı Donald Trump tarafından daha sonra AB ile bir ticaret antlasmazligi başlatilarak durduruldu. Trump ve AB, Temmuz 2018’de, TTIP’e benzer görünen müzakerelere devam ederek bir türlü ateşkes ilan etti . Avrupa Komisyonu TTIP €120 milyar ile AB'nin ekonomisini artıracağı hesaplaniyor. Bu ABD ekonomisi icin 90€ milyar ve dünyanın geri kalanı 100 €   milyar olarak hesaplanmistir. Columbia Hukuk Fakültesi hukuk profesörü Anu Bradford ve Dış İlişkiler Konseyi'nden Thomas J. Bollyky'e göre , TTIP "küresel ticaretin üçte birini serbestleştirmeyi" hedefliyor ve milyonlarca yeni iş yaratabiliyor. Guardian gazetesinde makalesi yayinlanan Dean Baker; ABD thinktank gruplaridan Ekonomik ve Politik Araştırmalar Merkezi, hane başına düşen ekonomik yararlar nispeten küçük olacağını savundu. Bir göre Avrupa Parlamentosu raporunda, çalışma koşulları üzerinde etkileri ekonomik model ve tahminler için kullanılan varsayımlara bağlı olarak iş artışından iş kayıpları arasında bazi modeller gelistirildi.
 
Bazıları küreselleşmenin öldüğünü iddia etmelerine rağmen aslında yeni bir döneme dönüşüyor. Ben buna “bölgesel küreselleşme” diyorum. Yine de amaç ticaret engellerini azaltmak, ekonomik aktiviteyi arttırmak ve istikrarı sağlamak. Küreselleşme, ekonomik durum, ihtiyaç ve ulkerin kısıtlamalarına bakmaksızın tüm devletlere esit uygulanmaya yönelikti. Ancak bolgesel kuresellesme ile birlikte, ekonomilerini karşılıklı olarak artıracak ortakları seçme kabiliyetine sahiptir. Böylece herhangi bir standartla katkıda bulunamayan devletler dışarıda bırakılır.
 
Bu bakımdan, Türkiye bölgesel kuresellesmeden uzaklaştı. Su anda ortada sadece ciddi olarak AB olasiligi mevcut ancak o da sadece Türkiye'nin hatalarınından değil, aynı zamanda AB hatalarını da kısa sürede gerçekleştiremeyecek. Türkiye'nin AB'ye karşı sahip olduğu büyük güvensizlik ve Türkiye'nin de bir noktası var. Ancak diğer taraftan, Türkiye, AB’nin Türkiye’nin üyeliğini değerlendirmekte tereddüt ettiği ekonomik ve yapısal reformlara uyma konusunda başarısız olmuştur.
 
AB seçeneğini bıraktıktan sonra, ekonomik ve yapısal farklılıklar nedeniyle birliği kurma konusunda Türk Devletleriyle uygun bir seçenekte mevcut degildir. Sadece tarihsel sorunlardan değil, ekonomik benzerliklerden dolayı Araplarla da bir ekonomik birlik seçeneği de mevcut degildir. Arap Ülkeleri ile Türkiye arasında “ticari takas” imkanı bulunmamaktadır. Türkiye, Arap Milletlerinin ihtiyaç duyduğu ileri teknolojiyi üretmiyor ve sadece enerjiye ihtiyac duymamaktadir her ne kadar ucuz enerjinin de cazibesini de ihmal etmemek gerekiyor.
 
Bu nedenlerden dolayi 10 ila 20 yıl içinde Türkiye'yi cok garip bir konumda bırakıyor. En büyük 20 küresel ekonomideki bir ülke, genç nüfusu yüksek bir ülke, eğitim sistemi (bölge içinde karşılaştırıldığında) oldukça nitelikli bir ulke. Ancak ekonomiye fayda sağlayan çok taraflı çok büyük anlaşmalara sahip değil. Bugün değil, 20 yıl içinde de buyuk cok uluslararasi ticari antlasmalari icinde olamayacak malesef.

Mevcut ekonomik kriz, benzer siyasi ve ekonomik sartlar ayni kaldıktan sonra kendini tekrar edecek birçok krizden biridir. Türkiye'nin, ticaret ve güvenliği bir sepet içinde birleştirecek etkili bir Ulusal Güvenlik Gündemi yok. Türkiye, bölgesel ve küresel aktörlerle güçlü bir ekonomik bağ kurmazsa, Türkiye'nin daha uzun vadede gücünü kaybedeceği ön plana çıkmaktadır.