×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

7983 kez okundu

 
Çin'de koronavirüs patladığında, tüm büyük devletler gibi Türkiye de hastalıgın şiddetini hafife aldı. Türkiye, uzmanlarını Çin'e göndermedi hatta birkac uzmanlarını Çin'e veri aktarımı için dahi göndermedi. Sonradan online bilgi akisi saglandı ama cok gecti ve etksi de sınırlıydı. Türkiyenin yaklaşımı, kuşkusuz çok sessizdi; 1.3 milyar nüfusu olan Çin böyle bir krizden birkaç bin ölüm ve on binlerce hasta ile bu durumdan çıkıyorsa, Türkiye bu koronavirüs krizinden Çin'den çok daha düşük bir zarar ile çıkabilirdi. Ayrıca, h0ükümet koronavirüse karşı yapılacak herhangi bir kısıtlamanın ekonomik toparlanma eğilimini tehlikeye atacağını düşündü. Bu nedenle hükümet bu riski cok dikkate almadı veya en azından sezonluk grip tehdidi gibi koronavirüsle mücadele  yapmayı seçti.
 
Bugüne kadar (12 Nisan 2020) itibariyle Türkiye’de 30 büyük şehirde karantina rejimini uygulamacak. Bu zaten Türkiye'nin koronavirüs tehdidi ile savaşmakta zorlandığını ve her geçen gün artan vakalarla zorlandığını gösteriyor.
 
 
Türkiye elbette ekonomik sorunları olan tek ülke değil hatta salgını yönetmekle mücadele eden tek ülke de değil. Ancak, Türkiye'nin bu yolu neden seçtiğini anlamak çok önemli. Böylelikle, Türkiye'nin bu salgından nasıl çıkacağı konusunda sağlıklı bir projeksiyon yapmamıza yol yardımcı olacaktır .
 
Başlangıçta, AKP hükümeti isteksizce ve sessizce, salgın başladığında “bağışıklık geliştirme stratejisi” uygulamaya çalıştı. AKP hükümeti, Hollanda ve İngiltere'nin başarıya ulaşamadığını gördügünde başka bir strateji geliştirmeye başladı – halkın kısmını evde tutarken mümkün olan çalışsın. Ancak, vaka sayısı artmaya başladığında bu da büyük ölçüde başarısız olmuştur.
 
Vatandaş hükümetin sağlık ve ekonomik refah arasında seçim yapmaya zorlandıklarından dolayı ciddi bir şekilde hayal kırıklığına uğratmazsa diyenler olsada huzursuz oldugu aşikar. İnşaat sendikaları 2,5 milyon iş için daha güvenli koşullar talep ediyor. Madencilik endüstrisi de bu salgına nasıl cevap verileceği konusunda mücadele ediyor. Sektör liderleri, sadece krizi yönetmek için ihtiyaç duyduğumuz miktardan cok uzak ve sadece krizin köpügünü alabilecek 15,4 milyar dolar biriktiren kampanyadan memnun değiller. Dahası, paket yerinde güvenlik ağları isteyen insanlara para vermekten çok uzak. Muhalefet partilerinin bağış kampanyaları AKP hükümeti tarafından engellenirken, hükümetin önlem alamaması büyük ölçüde başarısız olduğu için insanlar arasında hükümete karşı tepkiler getiriyor.
 
Tüm yaşananlar daha iyi seçeneklerin olmadığını vurgulamaktadır. Bu nedenle vatandaş, AKP hükümetini diğer devletlerin vatandaşlarına para verirken neden kendilerinden “Biz Bize Yeteriz Kampanyası” altinda para istendigi konusunda eleştiriyor. Çünkü hükümetin koronavirüs pandemisiyle mücadele için önemli bir fonu veya rezervi yok . Bu nedenle , ekonominin tamamen karantina altına alınması en azından şimdiye kadar bir seçenek olmamıştı .
 
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) küresel ticaretin iyimser senaryoda 13% azalacağını ve en kötü senaryoda 32% düşeceğini öngörüyor. Tabii ki Türkiye için daha da kötü bir senaryo mevcut. Şu anda, koronavirüs pandemisine karşı mücadele, ekonomik önlemlerin eksikliği ve sağlık önlemlerinine duyulan güvensizlik nedeniyle toplum icinde dayanışma yaratılamamaktadır.
 
Bu, AKP seçmeni ile hükümetin arasında derin güvensizliği göstermektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, rahip Branson krizinin hala insanların zihninde güçlü bir hafızası olduğunu biliyor. AKP politika yapıcıları ekonomik zararın kötü bir aşamada olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu korku hükümeti ekonomiyi kurtarmak için ciddi riskler almaya zorlayacaktır.