Cumhurbaşkani Erdoğan geçen Eylül ayında ABD'deydi. Türkiye Boeing'e 40 uçak sipariş etti. Ocak 2018'de Fransa'yı ziyaret ederken, Airbus'a 25 ticari uçak sipariş etti.
18 adet ticari uçak atil durumda. Hatta bunlardan biri Ağustos 2017'den bugüne kadar uçmadı. Bu gerçek olsa da, Türkiye'nin neden bu kadar çok ticari uçaklara ihtiyacı var? Dahası, bu alimlarin arkasında yatan strateji nedir?
Üçüncü havalimanı 2018 Eylül ayında hizmete girecek. Atatürk Havalimanı, kargo amaçlı kullanılacakken, yeni havalimanı yolcu tasimacılığına hizmet edecek. Kapasite iki katına çıkacak olsa da, Türk Hava Filosu'nun bu kadar yoğun bir şekilde genişlemesi gerekiyor gercekten gerekiyor mu?
Bakım masrafları yüksekse ya da ucak yaşlanıyorsa, ticari uçaklar emekliye ayrilirlar. Türk Hava Yolları filosunda ise sadece bir uçağın hizmet dışı bırakılması gerekiyor. Geri kalanlar iyi çalışma koşulları altında. Atil olan uzun mesafeli Boeing uçağı sayısı 8'dir. Ayrıca, hemen hemen tüm yeni sipariş edilen uçaklar, Türk Hava Yolları'nın coğrafi nedenlerle uzun mesafeli uçuşlarda rekabetçi olmadığı uzun mesafe. Bu nedenle, bu yeni sipariş edilen uçaklarin alim sebebi sadece politik gerekçelerle açıklanabilir.
Türkiye, ABD ve AB ile ihtilaflara devam ederken, bu yeni sipariş edilen uçaklar sadece "sus payi" olarak değerlendirilebilir. Bu alımları destekleyecek uzun vadeli kritik bir ticari planlama malesef yoktur. Dahası, bu kritik satın alma, ülkeyi yabancı tedarikçilere bağlı yedek parça ihtiyacı haline getirecektir. Türkiye havacılık teknolojisini kendi kaynakları ile geliştirirken, yeni siparişler ulusal havacılık sektöründe uzun vadede büyük bir bozulmaya neden olmaktadır.
Türkiye kendi havacılık teknolojisini geliştirmek istiyorsa, bu alımlar kademeli olarak azaltirken ayrilacak bu bütçe hava tasimacilgi teknolojisi geliştirme projeleri için ayrılmalidir. Türkiye bunu yapmadıkça, uzun vadede yabancı kaynaklara olan bağımlılığını kıramayacak ve bu da ulusal çıkarları uzun vadede olumsuz etkileyecektir.