Öyleyse neden uluslararası topluluk Türkiye'ye yardım ediyor?
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Türkiye'nin ABD'nin en büyük stratejik rakipleri Rusya ile aynı çizgide olamayacağına da değindi. ABD'nin mevcut yaptırımların etkisini revize etmesi ve daha fazlasına ihtiyaç olduğunu belirlemesi gerektiğini belirtti. Böylelikle daha fazla yaptırımın geleceğini işaret ediyor. Ancak, her iki tarafın da karşılıklı çıkarların diplomatik ilişkileri kesmekten daha ağır olduğu konusunda hemfikir olduğu görülüyor.
ABD'nin Türkiye'de İncirlik Hava üssü var. Irak, İran ve Suriye'yi kontrol etmek için stratejik bir noktanın yanı sıra Afganistan ve Doğu Asya'ya önemli ulaşım merkezidir. Üstelik ABD diplomatik ilişkilerin kesilmesinin Türkiye'yi istikrarsızlaştıracağının farkında.
Yaptırımlar ABD kongresinden iki taraflı destek aldı ve Amerika'nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamında duyuruldu. İlk defa bir NATO üyesi kullanıldığı için dikkat çekicidir. Türkiye bu kararın partizan değil, ABD'nin ulusal politikası olduğunun farkında. Türkiye, bunun sadece S-400 veya Libya ile ilgili olmadığının, Irak ve Suriye politikalarıyla ilgili olduğunun farkında. Ayrıca, Akdeniz bölgesindeki enerji kaynaklarının araştırılması söz konusu olduğunda Türkiye masanın diğer tarafında yer almaktadır. Türkiye ayrıca ABD'yi bir müttefik değil, seçici konularda ortak olarak görüyor. Ancak ekonomiyi yönetmek için Türkiye'nin yatırımcıların güvenine ihtiyacı var. Türkiye, ABD ile bir şekilde yönetilebilir ilişkileri olmadıkça, gerekli yatırımların ülkeye akmayacağının ve Türkiye'nin ekonomik baskı altında kalacağının farkındadır.
Türkiye ekonomiyi yönetemezse huzursuzluk başlayabilir. Başlarsa, kimse nasıl gelişeceğini bilemez. Türkiye, Avrupa'ya bir mülteci kapısı olduğu için, Avrupa'ya daha fazla mültecinin akacağı ve bu da terörist eylemlerin olasılığını artıracağı neredeyse kesin. Üstelik Türkiye'den ayrılmak isteyen PKK terör örgütünün sadece Türkiye'de değil, İran, Irak ve Suriye'de de terör eylemlerini artırması muhtemeldir. Böylelikle bölgede büyük bir huzursuzluk ortaya çıkacaktır. ABD, Çin'e odaklanıp bölgesel askeri gücü Asya'ya konuşlandırırken, bu tür olaylar ABD'nin Çin'i kontrol altına alma stratejisini geciktirme riski oluşturacaktır.
Biden yönetimi Türkiye'ye baskı yapmanın yollarını arıyor. Türkiye'de aşılamanın başlamasından bu yana, IMF tarafından Türkiye ekonomisinin 2021'de yaklaşık 6% büyüyeceği öngörülüyor. Böyle bir durumda Türkiye ekonomik baskıyı başarıyla kaldıracak ve rakipleriyle restleşme politikasına geri dönecektir. Bu nedenle Biden yönetimi bölgede Türkiye'ye karşı koymak için ya hemen harekete geçmeyi veya başka bir strateji formüle etmeyi seçecektir.
Ancak kesin olan bir şey var, yatırımcılar sözlerin tutulmadığını ve gelecekteki sözlerin de tutulmayacağını düşünüyor. Erdoğan Türkiye'yi daha bağımsız ve daha dini-milliyetçi bir güce dönüştürmek niyetinde olduğundan Erdoğan'ın uzun vadeli planı için güven önemli değil. Bu nedenle, yatırımın maliyeti yüksek olacak ve Türkiye'ye uzun vadede yük olacak. Görünen o ki Batı’nın da muhtemelen oyun planı olarak sahip olduğu tek güç budur.