Şimdilik ABD, Myanmar'da Çin'in artan nüfuzunu sınırlamak veya sürdürmek için sektrel veya daha derin düzeyde ticaret kısıtlamaları uygulamadı. Hatırlayacağınız gibi 1 Şubat 2021 sabah erken saatlerde asker (Tatmadaw-Myanmar askeri cunta) bir darbe ile demokratik olarak seçilmiş hükümetin kontrolünü Myanmar'ın iktidar partisi, Demokrasi için Ulusal Lig, elinden almıştır. Darbeden bu yana askeri cunta karşıtı protestolarda 50 kişi öldürüldü. ABD, yaptırımları yavaşça uygulamaya koymayı ve ordunun sahadaki eylemlerini cezalandırmayı planlıyor. Ancak cunta, Çin'in Myanmar ticaretinde ve ticari faaliyetlerinde baskın oyuncu olduğunun farkındadır. Myanmar'ın 31,7% ihracatı Çin ile yapılırken 7,9%'u ABD ve müttefikleri ile yapılıyor. Bu nedenle ABD, Asya'da yükselen Çin tehdidine karşı Myanmar'ı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceği için yaptırım uygulamakla ilgilenmiiyor.
Arap-İsrail normalleştirme anlaşmalarının Orta Doğu’ya istikrar getirmesi olası görünmüyor. Ancak ABD, yükselen Çin tehdidiyle yüzleşmek için Orta Doğu'dan Doğu Asya'ya çoğu askeri kaynağı kaydırırken normalleşme ABD planlamasında hayati önem taşıyor. ABD güvenilir bir ortağa sahip olmak istiyor; İsrail'in Orta Doğu'da orta güçten bölgesel güce dönüştürülmesine yardımcı olacak ve bölgede artan İran tehdidini kontrol altına alacak Arap-İsrail ittifakı. Bu nedenle Biden yönetimi Prens Salman'ın Khasshoggi suikastının arkasında olduğuna dair haberleri yayınlasa da Suudi Arabistan'ın İsrail ile ittifak kurmasını engelleyebilecek cezai tedbirler uygulamaktan kaçınıyor.
Her iki örnekte de, ABD dış politikasının bölgeye olan ilgisini kaybetmemek için politikalarını ayarladığı açıktır. Ancak bunu yaparak ABD zayıf ve / veya haydut devletlere bölgedeki demokrasiye, insan haklarına veya istikrara zarar verebilecek olsa bile çıkarları için yaptırımlardan kaçabileceklerinin sinyalini veriyor. ABD dünyadaki insan hakları ve demokrasi konusunda şampiyon olmasına rağmen, ABD dış politikası uzun vadeli istikrar yerine kısa vadeli kazançlar elde etmeyi tercih ediyor.
Bu nedenle, ABD kendisini dünyada adalet ve istikrarın koruyucusu olarak kanıtlamakta zorlanırken yükselen Çin tehdidine karşı konsantre olmaya çalışırken meşgul edecek birçok olay olacaktır.