×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

3093 kez okundu

 
ABD, Japonya'nın hammaddeye erişimini kesmenin onları zayıflatacağının farkındaydı, ancak Japonya'dan Amerika'ya çok büyük bir mesafe olduğu için askeri tepkileri zayıf olacaktı. Ancak planlamacılar, uçak gemisi kabiliyetini anlayamadılar. Böylece, bu ana neden yanlış hesaplamaya neden oldu. ABD, Japonya'yı savaşa ya da teslim olmayı seçmeye yönelterek çok ileri itti. Ancak ABD planlamacıları Japonya'yı teslim olmaya veya daha iyi koşullar için müzakere etmeye zorladıklarına inanıyorlardı. Bugün Çin'in iki ana sınırlaması var. Ekonomisi, ihracata ve ekonomik refah dağılımının haksız bölünmesi ve sosyal huzursuzluk nedeniyle iç çatışma riskleri. Çin ekonomisi hala iç tüketimle büyümeyi sürdüremiyor, oysa ABD ekonomisi bunu yapabilir. Bu nedenle, hammaddelere komşu deniz sınırından ulaşmak hayati önem taşımaktadır. Dahası, Sincan'daki huzursuzluk nedeniyle Çin savunmasız durumda. Komşularını ABD'yi açıkça desteklemeye zorlayacağı için Tayvan'a müdahale etmek ideal olmayacak. Kısaca Çin'in ülkedeki ekonomik refah dağılımını ve huzursuzluğu çözmesi gerekiyor. Aynı Türkiye gibi.
 
Türkiye'nin iç bölgedeki Kürt ayrılıkçılarla hala iç sorunları var. Türkiye Ortadoğu, Güney Afrika ve Balkanlar'daki etkisini artırmak istiyorsa önce bu sorunu çözmelidir. Ve bunu yapmak kolay değil. Ayrıca Türkiye, gerçekten yabancı yatırımlara ve ihracat faaliyetlerine bağlı bir pazara sahiptir. Bu nedenle komşularıyla iyi ilişkiler içinde olması gerektiği ortaya çıkıyor. Yunanistan'ın Türkiye'ye yakın adaları var ve Yunanistan zorlarsa Türkiye'nin ithalat-ihracat faaliyetleri için büyük engeller yaratabilir. Dahası, Avrupa pazarına giden rota büyük ölçüde Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden gidiyor. Böylelikle Türkiye komşularıyla hassas ilişkiler yönetmek zorunda kalıyor.
 
Dahası, Türkiye'nin enerjiye engelsiz erişmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu da şu anda deniz güvenliğini gerektirmektedir. Doğu Akdeniz bölgesindeki gelişmelere bakıldığında Türkiye'nin müttefiki yokmuş gibi görünüyor. Türkiye, yalnız kalmanın yanı sıra, Türkiye'nin doğrudan hamle yapmasını engelleyen çok hassas bir ekonomiye sahip. Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye yatırım yapmayı bırakması, orta ve uzun vadede ekonomiyi büyük ölçüde etkileyecektir.
 
Eğer ekonomi zayıfsa, ordunuz ne kadar güçlü olsa da, ülke ekonomik engellerle karşılaşacaktır. Türkiye'nin 1974'te Kıbrıs'a Barış Harekatı unutulmaması gereken bir derstir. Türkiye, etnik Türkleri korumak için Kıbrıs'a adım attığında, ABD ve AB, Türkiye'ye askeri ve ekonomik yaptırımlar getirdi. Türkiye geri adım atmamış olmasına rağmen bu ambargo Türkiye'ye çok pahalıya mal oluyor.
 

Dolayısıyla Türkiye zaman zaman taktiksel olarak geri çekilirken hedeflerine ulaşmak için sınırları zorlayacaktır. Herhangibir geri çekilme, Türkiye'nin rotayı değiştirdiği anlamına gelmeyecek sadece son zamanlarda olduğu gibi gerçeğe adapte olacak. Türkiye görünüşte Akdeniz bölgesindeki gerilimi zorlamaktan kaçınıyor ve yabancı yatırım alma umuduyla İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmaya çalışıyor. Yine de Türkiye, "Güçlü Ekonomi" ‘ye sahip olmamasına rağmen yeni ulusal politikası olan "Güçlü Dış Politika, Güçlü Asker" devam ettirecektir.