Kuzey Irak ile ilgili olan yazı dizisinin ilk bölümünde genel olarak bölgenin ekonomik yapısı hakkında bilgilendirmede bulunmuştuk. Kaldığımız yerden devam edelim .
Özellikle Erbil’de Türk şirketlerinin ve iş adamlarının faaliyetleri ve yatırımlarının yoğunluğu oldukça dikkat çekici. 2003 sonrasında yani ABD’nin Irak’a girişinden sonraki Saddam’sız dönemde bölge yeniden yapılanmaya başlamış. Tabi bunun sebebi olarak yerel özerk yapısının etkisine de değinmek gerekiyor. Bölge halkının Türkiye’ye yakınlığı ve Türkiye’de yoğun akrabalık ilişkiler bulunması ticari faaliyetlerin hızla ivme kazanmasını sağlamış. Hemen her caddede mutlaka adı Türkçe olan bir restoran, mobilyacı, butik vs görebilmeniz mümkün. .
Esnaf bazlı ticari faaliyetlerin yanında, bölgede yapılan özelikle konut inşaatlarının neredeyse tamamı Türk firmalar tarafında gerçekleştirilmiş. Ayrıca Türk markalı otellerin de turizm amaçlı bulunduğunu da ekleyelim. Türkiye’de bulunan prestijli ve elit otellerin Erbil’de de şubesi bulunmaktadır. .
Nakliye ve taşımacılık sektöründe de önemli Türk firmalarının bölgede hizmet verdiği gerçeği de ayrıca belirtilmeli. Petrol ve sanayi işletmeciliği ile ilgili gerek malzeme tedarik gerek teknik destek ve gerekse işletmecilik hizmetlerinde Türk firmalarının etkisi hemen hissediliyor. .
Şehir içinde çarşıda dolaşırken ya da restoranda yemek yerken birisine Türk olduğunuzu söylediğinizde çok yakın davranmaya başlıyor ve bildiği Türkçe kelimeleri söylemeye başlıyor insanlar. .
IŞİD sonrası birçok yatırımın yarıda kaldığını ve yeni yatırıma kimsenin başlamadığını belirterek ekonomik tanımlama ile ilgili kısma nokta koyalım. .
Bölgenin etnik yapısının neredeyse tamamı Kürtlerden oluşmaktadır. Erbil’den Kerkük ve Süleymaniye’ye kadar trafik tabelaları Kürtçe ve İngilizce olarak iki dillidir. Halkın hemen hemen tamamı hem Kürtçe hem Arapça bilmektedir ancak genelde Kürtçe konuşmaktadır. Türkmenlerin de hemen hemen tamamı Kürtçe konuşabilmektedir. Okullarda eğitim Kürtçe verilmektedir. İngilizce, Fransızca ve Almanca eğitim veren özel okullarda mevcuttur. Yaşayan nüfusun az bir kısmı Türkmenlerden, daha da az bir diğer kısmı da Hristiyanlardan oluşmaktadır. Hristiyanların yaşadığı ayrı bir bölge bulunmaktadır ancak Türkmenler ve Kürtler aynı mahallelerde yaşamaktadır. Bunların dışında da Türkiye’den gelip çalışan ve oturma iznine sahip Türkler de bulunmaktadır. .
Nüfus yoğunluğu Kerkük’te de Erbil’de olduğu gibi Kürt ağırlıklıdır. Süleymaniye’de ise İran’lı bir nüfus da varlık göstermektedir. Ancak tüm büyük şehirlerde nüfusun çok büyük bir kısmı Kürtlerden oluşmaktadır. Şehir dışına çıkıp dağlık bölgelere ve köylere ulaştığınızda da tamamen Kürt nüfusu ile karşılaşıyorsunuz. .
Gelelim siyasi yapıya… .
Bölgesel yönetimin kendi içinde yaptığı seçimler neticesinde oluşturduğu bir meclisi bulunmaktadır ve bu meclisteki vekil dağılım oranları, etnik kimliğe göre faaliyet gösteren siyasi partilerin temsil ettiği nüfusa göre orantılanmaktadır. Bu şekilde de milletvekili paylaşımları belirlenmektedir. .
Dolayısıyla, partinin aldığı oy temsil ettiği etnik nüfusun miktarı ile doğru orantılıdır. Yani henüz partinin vereceği hizmete göre oy verme anlayışı oluşmuş değil. Siyaset şu anda tamamen etnik kimlik eksenli olarak yapılmaktadır. Sonuçta ciddi bir kendini kabul ettirme çabası bulunmaktadır. .
Peşmerge diye adlandırılan silahlı kuvvetler, gönüllülük esasına göre hareket etmektedir ve maaş alarak görev yapmaktadır. Bizim askerimize Mehmetçik dememize benzer bir anlayışla silahlı kuvvetlerde görevli olanlara ya da silahlı kuvvetlere Peşmerge denmektedir. Ancak henüz gerçek bir ordu düzenine ve disiplinine ulaşabilmiş değildir. .
Kuzey Irak’ta Referandum yazı dizimizin 3. Bölümünde ele alacağımız referandumun gerekçeleri konusunda görüşmek üzere.
Mustafa Çekirge.