×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

11942 kez okundu

Herkes, Türkiye'nin askeri alımına yönelik olası yaptırımlardan bahsediyor. Bildiğiniz gibi, Türkiye, ABD askeri teçhizatının en büyük alıcılarından biridir. Ve elbette bu, Türkiye'nin kuzeydoğu Suriye'ye yaptığı askeri operasyon sonucunda batılı ortaklarından silah ambargosu ile karşı karşıya kalması büyük bir sorun yaratıyor.
 
Ancak, Türkiye'nin ilk defa askeri ambargo ile karşı karşıya olmadığı unutulmamalıdır. Türkiye 1974'te Kıbrıs operasyonuna başladığında, ABD ve Batılı müttefikleri Türkiye'ye ambargo koymuşlardı. Türkiye, 42 ay ambargo sırasında, çok şey öğrendi.
 
Türkiye ilk ulusal savunma kurumlarını 80'li yıllarda kurdu. 2000'den beri, Türkiye askeri teçhizat almaya ve satmaya başladı.
 
Türkiye, savunma ile ilgili teçhizatların ana ihracatçısı durumunda artık. Bazı kaynaklar 70% talep ediyor, ancak silah ihtiyacının 50% - 60%'ı, 20 yıl önce 20% olduğu yerel sanayi tarafından karşılanıyor.
 
Türkiye, Rusya ile SU-35 savaş uçağı satin alınmasıyla ilgili konularda cok mesafe katetti. Eski teknoloji olmasına rağmen ordunun aradığı gerekliliği karşılamamasına rağmen, bu tür bir alım Türkiye ve Rusya için faydalı olacaktır. Türkiye’ye yapılan büyük bir silah satışı NATO üyesi olan Türkiye’nin ABD’ye ve AB’ye Türkiye’nin sınırlarını teröristlerden temizleme arzusunu geri çekmeyeceği sinyalini verecektir. Türkiye, Ukrayna, Belarus, Çin, Kuzey Kore ve Çin gibi başka fırsatlara da sahip. Batı'nın bazı ülkelerle olan ilişkileri ve bu listedeki yetenekleri göz önüne alındığında, Türkiye'nin yaklaşabileceği en uygun ülkeler Pakistan ve Çin'dir.
 
Ankara'nın nihayetinde Batı yaptırımlarının üstesinden gelme ve potansiyel olarak Batı'dan ayrılma derecesi, önümüzdeki on yılda Avrupa ve Orta Doğu'da önemli etkileri olacaktır.