×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

6088 kez okundu

ABD, güçlerini bölgeden çektiğini ve taahhütlerini azalttığını açıkça ortaya koydu. Bu, Ortadoğu'yu bir arada tutan bir güçten mahrum bıraktı. Şimdi İran, Arap devletleri için doğrudan bir tehdit haline geliyor. Ayrıca Rusya ve Çin, bölgedeki nüfuzunu artırmayı hedefliyor.

 
ABD bölgedeyken (veya daha önce olduğu gibi), Arap ülkeleri ABD varlığının arkasında veya ABD koordinatör ve köprü olarak görev yaparken İsrail ile bağlantı kurma fırsatına sahiplerdi. Ancak, ABD koordinasyonu ve perdesi olmadan bu ülkeler birlikte çalışamazlar.
 
Araplar bölgedeki ABD varlığına güvendikleri için, ABD'nin güvenliklerini sonsuza kadar garanti edeceğini düşünüyorlardı. ABD, tüm çıkarını yükselen Çin'e karşı koymaya karar verdiğinden, ne İran ne de Arap devletleri, ABD'nin olmadığı bir Ortadoğu'nun neye benzeyeceğinden veya nasıl olacagından emin olamazlar.
 
Birleşik Arap Emirlikleri'nin ardından İsrail, Sudan, Bahreyn ile diplomatik ilişkiler tanımış ve şimdi de Fas aynı yolu izledi. Tabii ki bu sevgiden kaynaklanmıyor. ABD, Sudan'ı terörizmin devlet sponsorları listesinden aldı ve ABD'nin Fas'ın Batı Sahra iddiasını haklı göstermesinin ardından Fas’ta İsrail’i tanıdı.
 
Önceleri İran, Arap uluslarının ABD ve İsrail ile sorunları olmalarından hoşlanıyordu. Böylelikle İran, Arap milletlerinin kendi aralarında çatışmalar yaşarken, ulusal çıkarlarına büyük bir tehdit oluşturmayacak bir ortam yaratabilirdi. Ancak, Arap ülkeleri ABD güvenlik şemsiyesine güvenmek yerine komşularla pazarlık yapmak zorunda kalırken, İran'ın artık manevra alanı daha az.
 
Dünyanın geri kalanında, bir Arap ulusunun İsrail'i tanıması bölgeye barış gelmesi olarak düşünülebilir ama gerçek farklıdır. Her Arap ülkesinde İsrail'e çok düşman olan birçok fraksiyon mevcut. Suudi Arabistan'ın İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmaktan çekinmesinin ana nedeni de aslında budur.
 
Öte yandan bu ittifaklar İran'ı son derece zor durumda bırakıyor. İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki ittifak, İran'ı düşmanca bir ortama soktu. İran, bu Arap ülkeleri içindeki iç muhalefeti, Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir ittifaka karşı çıkmak için cesaretlendirmek için elinden geleni yapacaktır. Böylece Arap ülkeleri ile İran arasında ve hatta İsrail ile gerilim yaratacaktır.
 
Ancak çözülmemiş bir Filistin sorunu Arap ülkelerini de açığa çıkarıyor. İran ve hatta Türkiye, kendilerini Filistinlilerin tek şampiyonu ve İsrail'in tek rakibi olarak göstermeye çalışıyor. Bu da Arapların, kendilerinden biri olan Filistinlilere ihanet etme iddialarını destekliyor.
 
İran, yaptırımlarla ABD'nin baskısı altında. Gelecek dönemki ABD başkanı bile yaptırımları bırakmayacak. Ancak ABD'nin, ekonomisi nedeniyle İran tarafından tercih edilebilecek yeni bir nükleer anlaşma getirmesi muhtemeldir. Bu, sonuçta bölgedeki gerilimi azaltırken, daha fazla Arap ülkesi İsrail'i tanımasına yol açacaktır. İran ciddi bir tehditle karşı karşıyadır ve bu ittifakı kendi kendine düşürmek için bir şeyler yapmak zorundadır. Yeni nükleer anlaşma, ekonomisini yabancı yatırımlara açmayı düşünürken bu tür gerilimi azaltmak için büyük bir diplomatik başarı olacaktır. Ancak Rusya ekonomisini olumsuz etkileyecek düşük petrol fiyatı böyle bir anlaşmanın Rusya tarafından takdir edilmeyeceği unutulmamalıdır .
 
Orta Doğu'da güç dengesi, farklı kazanımlar için farklı nedenleri olan birçok farklı oyuncu arasında yatmaktadır. İttifak kısa vadeli olabilir ve çoğunlukla uzun vadede faydalı olmayabilir. Ancak tehditler her zaman kalır.