Politika değişikliğini haklı göstermek için Arap lideri İsrail’in bölgede bir gerçeklik olduğunu itiraf ettiler zira ABD İsrail’in güvenliğine tereddütsüz destek verecek bir askeri güç ve askeri teknolojiye sahip. Ancak Arap liderler masadan ne alabileceklerine karar verme sorumluluğunu Filistin halkına bıraktı. Aslında bir nevi Filistin meselesinde Filistinlileri yalnız bırakarak onlar üzerinde baskı kurarak İsrail’in istedigi şekilde bir sonuç alınması politikasını seçtiler. Sadece İran tehdidi nedeniyle değil, rejimlerini korumak ve hayatta kalmalarını sağlamak için İsrail ile ittifak kurdukları dikkat çekiyor.
Orta Doğu Güvenlik İttifakı veya NATO’nun Arap versiyonu gibi bir şey gelişmeyecektir, Zira çoğu Arap devleti bölgesel meseleleri aynı fikirde görmemektedir. Bu aynı zamanda, İsrail'in tek tek Arap devletlerinin güvenilir ortağı haline geldiği için bölgedeki etkisinin artmasının bir başka nedenidir. Dolayısıyla, Arap devleti ile İsrail arasındaki bireysel ilişkler, İsrail'e, yani BAE - İsrail veya Sudan - İsrail'e ilişkilerinde görüldüğü üzere. askeri teknolojiye ihtiyaç ve güvenlik işbirliği esasında yatmaktadır. Böylece barış dönemini uzun süre olmasa da bir süre daha devam ettirecektir. Bu nedenle Arap liderler, İran'a karşı olduğu kadar hayatta kalmalarını sağlamak için İsrail'in önünde eğilecekler. Bunun bedeli Filistinliler’i İran ve Türkiye’ye kaybetmek ve zaman zaman iç güvenlik meseleleri olacaktır.
Türkiye bu gelişmelere karşı ne yapmayı planlıyor? Türkiye bölgede İsrail etkisini azaltmak için diplomasisini değiştirecek gibi görünüyor. Hatırlayacağınız üzere, 2010'daki Gazze filosu olayının ardından Türkiye ve İsrail tüm diplomatik bağlarını kesti. Başbakan Netanyahu 2013'te özür diledi ama büyükelçilikler bugüne kadar kapalı. Kapalı kapılar ardında çalıştıkları halde iki devlet arasında diplomatik faaliyet bulunmamaktadır.
Türkiye, Müslüman Kardeşler sorunu, Irak ve Suriye'de artan nüfuz, Katar'a yardım, Libya ve Afrika Boynuzu'ndaki varlığının artması ve Kuzey Afrika ile yakın ilişkiler nedeniyle Arap devletlerinin çoğuyla gerginlik yaşıyor. Bu faaliyetler, Suudi Arabistan ve uydu komşusu BAE ve Mısır gibi önde gelen Arap ülkelerindeki gerilimi artırıyor. Diplomasi bağların eksikliği Türkiye'yi sorunlarını çözmek için diplomasiyi bir araç olarak kullanmaktan alıkoyuyor. Ya da başka bir deyişle, başka bir tarafla konuşmaz veya ilişki kurmazsanız, problemin kaynağını anlayamazsınız veya masada etkili bir ortak olamazsınız. Malesef, Katar'ı saymazsanız Türkiye bölgede yalnız.
Katar, Arap ülkeleriyle yeniden ilişki kuracak gibi görünüyor. Washington'un Aralık ayı sonunda Ortadoğu'ya yaptığı ziyaret, Suudi Arabistan ve BAE'nin Katar ile aralarındaki farklılıkları tartışmak istediğini ortaya koydu. Şimdi de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Türkiye ile İsrail arasında ilişkilerin başlaması için arabulucu olduğunu okuyoruz. Bu pek çok insanın gözü önünde büyük bir yenilgi olsa da Türkiye; haberler doğruysa, doğru olanı yapmaktır. Söylenti doğruysa, diplomatik bağlar Mart 2021'deki İsrail seçiminin ardından kurulacak.
Türkiye doğru olanı yapıyor. Önünüzde büyük bir engel oluşturacak bir ittifakı durdurmak istiyorsanız, masada bulunmalısınız. Türkiye Araplara yapılacak silah satış konularında İsrail'i durduramayabilir (yani Suudi Arabistan ben çok fazla olan nterest Demir Dom füze koruma sistemi) fakat Türkiye ulusal çıkarlar için bu silah satışının az tehdit yapılacak boyutunda şartlandırabilir. Bu, Türkiye'ye bu tür silah satışları nedeniyle endişelerini İsrail'e ve diğer Arap ülkelerine bildirme fırsatı verecektir. Belki çok fazla dikkate alınmayabilir bu çıkışı ama Arap milletlerine ve İsrail'e bir uyarı olacaktır.