×


GİRİŞ YAP





GİRİŞ YAP
Üyeliğin yok mu? ÜYE OL.

10500 kez okundu

Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, 27-28 Aralık tarihleri ​​arasında Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a iki günlük bir ziyarette bulunarak, bölgesel sorunlar üzerindeki ikili ilişkileri ilerletmeyi amaçlıyor.

Başbakan, ekonomi, ticaret, terörizmle mücadele ve Kudüs'le ilgili son gelişmeler de dahil olmak üzere ikili ilişkileri ve bölgesel konuları tartışacak.

Ancak Türkiye ve Suudi Arabistan, Doha'nın en önemli bölgesel müttefiki Ankara'nın ardından iki ülkeyi karşı kamplara sokarak, Katar'a karşı büyük bir anlaşmazlık yaşayan bölgesel gelişmeler konusunda son zamanlarda gerginlikler yaşadı. Haziran ayında Suudi Arabistan, doğalgaz zengin ülkeye karşı ambargo uyguladı. Ancak Türkiye, Suudi Arabistan ile Katar arasındaki çekişme kararına aracılık etmedi ve Katarin yaninda yer aldi.

Ankara ve Riyad arasındaki karmaşık ilişkiler, 13 Aralık tarihinde yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı (İKÖ) zirvesinde, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'nin Kudüs'ü Israil baskenti kabul etmesine karşı IKO'nun ortak bir tutum takınması gerektigini belirtmesine karsin Suudi Kral Salman bin Abdulaziz Al Saud toplantıda bulunmadığından toplantiya Suudi temsilciliği bakanlar düzeyinde kaldı. Aslinda bu durum Suudi Arabistan'in olaya cekimser dahi kalamasa da ciddi devlet destegi vermeyerek aslinda ABD ile birlikte hareket edecegini gosteriyordu. Ve bu toplantida iyice aciga cikti.

Ankara ve Riyad arasındaki asıl sorun Sünni Devletlerin önderliği. Türkiye, Orta Doğu'da (Katar, Sudan ve Somali'de kurulan) "Türk Üçgeni" sayesinde bölgedeki askeri varlığını ve etkingligini artırıyor. Suudi Arabistan birincil hedefi İran olduğu müddetçe, Suudi Arabistan Türkiye'yi kendisine rakip olarak almamaya gayret edecektir. Bu nedenle, her iki devletin de farklı yönlerden yararlanacağı süregelen sorunlari tirmandirmayacagi bir sureye girilmesi sürpriz olmayacaktir.