Washington'un başta Kürt müttefiklerinin sahip olduğu toprakları korumak için Suriye'de 30 bin kişilik bir kuvvet planlarını ilan etmesinin ardından Cumhurbaskani Erdogan ABD'yi bir "terör ordusu" oluşturmakla suçladı.
ABD liderliğindeki koalisyon, YPG terör örgütü liderliğindeki başta Suriye Demokratik Güçleri (SDF) olmak üzere Suriye milis kuvvetleri müttefikleri ile yeni sınır kuvvetlerini kurmak için çalıştıklarını söyledi. Kuvvet, Türkiye'nin ve Irak'ın yanı sıra Suriye'de, çoğu SD bölgesi ile hükümetin elinde tuttuğu bölgeyi birbirine bağlayan Fırat nehri boyunca sınırlar boyunca çalışacak. Duyuru, Trump yönetiminin Suriye'ye yönelik uzun vadeli düşüncelerine ilişkin birkaç anlayıştan biri olarak goruluyor.
Ancak bu durus uzun vadeli stratejik hareketi vurguladığı için Türkiye aktif olarak hareket etmeye karar verdi. Ancak aktörlere baktığımızda herşeyin kolay olmadigi gorulecektir. En kötü durum İran'a ait. İç huzursuzluk olduğu için İran su anda bir pozisyon almakta zorlaniyor. Fakat İran bir avantaja sahiptir, Rusya. Moskova Suriye yönetimi ile birlikte duruyor ancak bir askeri saldırı gerçekleşirse Türkiye'yi durduramayacaklarının da farkındalar. Son zamanlarda, Rus hava kuvvetlerinin faaliyet gösterdiği havalimanında bir drone saldırısı gerçekleşti. Operasyonun arkasında ilk ülkenin Türkiye olduğu düşünülürken, bazı soruşturma ve diplomasi sonrasında Rusya, drone saldırısının Türkiye ile ilgisi olmadığını belirtti (bu da dogal olarak butun gozleri ABD'ye cevirdi). Rusya için en önemli husus, varlığını Suriye'de tutmak ve Suriye'yi mümkün olduğunca karmaşık hale getirmek. Bu ABD'nin Ukrayna ve Doğu Avrupa konularına ilgisini uzaklastiracaktir. Dolayısıyla Rusya, sorunları çözmek için değil, gerginliği artırmak için bir rol üstlenebilir.
ABD söz konusu olduğunda rolü kesin bir cizgidedir. Türk askeri saldırısı gerçekleşirse, ABD yönetimi bunun hakkında sessiz kalmayacaklardir.. Aslında, ABD Afrin'deki tüm karşı saldırı pozisyonlarını alan YPG'ye askeri yardımı arttırıyor. Fakat, Türk ordusu muvaffakiyeti ve ağırlığı göz önüne alındığında, Afrin'i güvence altına almak için operasyonlarin birkaç ay ile 6 aya kadar sürmesi beklenmelidir.
Fakat isin askeri boyutu bu sekildedir. Eger askeri bir operasyon gerceklesirse, ABD yönetimi Türkiye aleyhine bir tavır alacaktır. İlk hamle finans üzerinde olacaktı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu hafta başlarında Avrupa'daki en buyuk yatırımcılarla görüşmek üzere Londra'ya gitti. Bu tür bir askeri saldırıdan önce Londra'da olmasi bir raslanti değildir. ABD, operasyon basladiginda başta sıcak nakit parayi kesmesi muhtemeldir. Dolayısıyla Türkiye, Avrupa'dan yatırımcıları temin etmek istemesi bu sebepten dolayidir. Ancak Avrupa'da ABD'nin etkisi göz önüne alındığında, bu gerçekleşmesi kolay olmayabilir.
ABD yönetimi öncesinde baska bir engel daha var; Rusya. ABD yönetimi, Türkiye'nin durusunu degistirmesini istemesine ragment Rusya'nın Türkiye'yi açık kolla beklediği bir zamanda Turkiye'yi zor durumda birakmak istemiyor. Bu nedenle; ABD'nin sıkı bir şekilde Türkiye'yi koseye sikistirmasini beklemiyoruz. Aksi takdirde, Ukrayna ve Doğu Avrupa anlaşmazlıklarına gelince, Turkiye'nin yardimlariyla Rusya'yı koseye sıkistirmak zor olacaktır.
Saha da tüm tarafların eksileri ve artıları var. Afrin'e Türk askeri müdahalesinin neredeyse an meselesi. Bu, YPG terör grubunun Suriye'ye derinliklerine veya Kuzey Irak'a puskurtecektir. YPG'yi Afrin'den tasfiye etse dahi, Türkiye için yaşanan sorunları çözmeyecektir. YPG Suriye-Türkiye var sınırında olduğu sürece, Rusya-Türkiye-ABD arasındaki sorunlar artacaktır. Bu nedenle, belki de Türkiye'nin düşünülemez denileni yapmasi gerekebilir; sınır boyunca askeri hareketi genişletme zamanı gelmis olabilir.