Türk-ABD ilişkileri, Soğuk Savaş'ta olduğu gibi iyi koşullarda artik değildir. Ortadoğu'da IŞİD krizi başladığından beri Türk-Amerikan ilişkileri de bozulmaya basladı. Zira, Türkiye ve ABD'nin bölgedeki farklı görüşleri ve çıkarları var.
ABD, İslami terörist grupların faaliyet göstermeye devam etmesini istemiyor. ISIS tehditi ABD'nin çıkarlarına (enerji tedarigi) tehditler oluştururuken İran'a odaklanma da sorunlar yol açacak bir etkiye neden oluyor. Bu nedenden dolayi ABD'nin IŞİD'i yok etmek için diger terörist grupları kullanması için çekinceleri yok. İşte bu, Türkiyenin çıkarlari ile celismektedir ve aralarinda ciddi bir sorun haline gelmeketdir. ABD, PKK / YPG terörist gruplarıyla daha yakın hale geldi. Pentagon'un PKK / YPG'ye silah sağladığını açıkça belirtmekte artik cekincesi kalmadi. Cumhurbaşkani Erdoğan bu verilen yardımın 3 ila 4 bin arası kamyon olarak nitelendirerek Turkiyenin hem durumu yakindan izledigini hem de rahatsizliginin ciddiyetini acikca belirtti.
PKK / YPG, on yıllardır Türkiye'nin güvenliğine yönelik ulusal bir tehdit oluşturuyor. Ve bu, en azından on yıllardır da aynı şekilde devam etmektedir. Türkiye’nin devam eden ABD’nin stratejisine itiraz etmemesi mümkün değildi. Bir terörist grubun yenilmesi icin başka bir terörist grubun kullanılması arasındaki bu fark, kolaylıkla çözülemez. ABD icin daha da kötüsü, Türkiye’nin Afrin’e, Suriye’ye müdahalesi oldu. Bunu yaparak Türkiye, PKK / YPG grubunun Kürt nüfusunu İran sınırından Akdeniz'e çıkarmasına olanak tanıyan PJKK / YPG hareketini engelledi.
Bu nedenle, ABD ve ilginç bir şekilde Fransa, Türkiyenin askeri hareketini Manbij’e varmamasi için Manbij’in yakınında fazladan askeri bir varlık tahsis etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK / YPG teröristlerini Irak'a atmak için Manbij'e askeri harekette ısrar ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran'da (veya ikinci turun yapılması halinde 08 Temmuz'da) yapılacak seçimleri kazanırsa, Türkiye'nin yaz sonunda ya da 2018 Sonbaharında askeri operasyona başlaması cok buyuk bir ihtimaldir. Sonuç olarak, olasi bu harekat ABD-Türkiye ilişkilerini daha da ciddi bozacaktir. Fransa da dahil olmak üzere - Fransa'nın DAEŞ'i temizlemek için bölgede olduklarını iddia etmesine rağmen, Fransız birliklerinin tahsisleri, Lafarge ve benzeri Fransız varlıklarını korumak için var olduklarını göstermektedir.
Ancak, 2001'den bu yana ilk defa, muhalefet partisinin Cumhurbaşkanlık Seçimini kazanma şansı çok düşükte olsa mevcuttur. Bazı gözlemciler bu fırsatı ABD-Türkiye ilişkilerini yeniden tamir etmek icin bir firsat olabilecegini ortaya koysalarda gerçeklerden uzaklar.
Muhalefet partisi üyesi ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, bu hafta başında bir muhalif TV kanalında bir programa katıldı. Sayın İnce, Türkiye'yi daha iyi hale getirmek için bir dizi stratejiden söz etti. Beklendiği gibi, ekonomiden ve Türkiye'nin 2012'den beri ekonomik gücü kaybettiği komşu ülkelerle iyi ilişkilerin bozuldugundan bahsetti. Bu amaçla demokratik düzenlemeleri siyasal sisteme geri getirmeyi vaat etti. Bu noktaya kadar, bunların hepsi beklenen vaatler ve konuşmalardır. Ancak sürpriz, Türk-Amerikan ilişkilerinden bahsettiği zaman geldi.
Turk mahkeme sistemi ve bagimsizliginda, Türkiye’nin hukuk sisteminde, (2016’daki darbe girişiminin arkasında bulunan ve şimdi ABD’de yaşayan) Fetullah Gülen’e yargılanmadan önce ciddi bir değişiklik yapacağını ileri sürüyor. Sayın İnce, daha sonra ABD yönetiminin Gülen'i Türkiye'ye vermemeyi tercih ederse (Cumhurbaskani olarak secildiginde) İncirlik'te ki (NATO üssü) Amerikan askerlerinin ülkeyi Noel zamanında terk etmelerini isteyecegini belirtti.
Belirttigi bu nokta belki onemsiz gibi gelebilir ancak konusulanin Türk tarihinde dikkat çekici olduguna inaniyoruz. Muhalefet partisinin adayı seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı olursa, ABD-Türkiye arasındaki ilişkilerin cokta duzelebilecegine inanmiyoruz. Artik su nokta daha belirgin hale geliyor, Turkiye'de ki secimlerde kim Cumhurbaskani olursa olsiun terorist basi Gulen Turkiye'ye verilmedikce ABD ve Türkiye arasinda ki bu konunun daha da ciddi bir hal alacagi aciktir.
Sayın İnce, Türkiye'nin Suriye politikasinin dogru temellerde olmadığını biliyor. Secildiginde hemen bir düzeltme olacagini belirtti. Ancak, Suriye'den (hatta Irak'tan) askeri varlığın geri çekilmesi Türkiye için mümkün değildir. Sayın İnce, seçim mitinginde Cumhurbaşkanı olarak seçilecek olursa Suriye ile iyi ilişkiler kurmak için Şam'a büyükelçi atayacağını söyledi. Ancak, bölgedeki Türk nufusunü zayıflatacak olan bölgeden herhangi bir askeri çekilmeyi ifade etmiyor ve bunun çok iyi farkında.
Secilecek Cumhurbaşkani Sayın Erdoğan veya Sayın İnce olsun ABD ile Türkiye ilişkileri arasında ciddi bir değişimin yaşanmayacağı muhtemeldir. ABD yönetimi, enerji tedarigininde ki bozulmaya neden olan IŞİD tehditlerini temizlemek için PKK / YPG terörist gruplarını desteklemeye devam edecektir. Aksine, Türkiye, Orta Doğu'daki askeri varlığını bugünden daha da derinleştirecektir ve etkinlestirecektir. Ancak, bölgedeki artan Türk etkisi İran, Suudi Arabistan ve Rusya ile ilişkilerimiz etkilyecektir. Türkiye, ekonomik krizin kapisinda oldugu bu gunlerde, bu tehditlerin herhangi biriyle yüzleşmeye tam olarak hazır değildir. Bu nedenle, Türkiye tüm komşu ülkelerle hassas bir siyaseti izleyecek ve yumuşak gücü kullanarak bölgedeki varlığını artırmak için elinden geleni yapacaktır. Ekonomik göstergeler ciddi biçimde bozulurken bunu basarabilmek kolay olmayacaktır.