Rusya, İdlib'e yönelik Türk insani yardımını keserek Türkiye'ye İdlib'de büyük baskı yapıyor. Bu da nihayetinde Türk destekli militan grupların saldırılarına neden olacak ve Rus-Türk ordusunu olası bir çatışmaya ve Türkiye'ye yeni bir mülteci akışına neden olabilecek.
YOUTUBE
Şubat 2021'de Rus uçakları, insani yardımın İdlib'e aktığı Suriye-Türkiye sınırını geçen Bab al-Hawa ile bağlantılı lojistik merkezleri vurdu. Rusya, İdlib'deki militanları etkilemeyi ve teslim olmaları için anlaşmalar yapmak için koz yaratmayı amaçladıkları için yardımlaara baskı yapmak istiyor. Ancak misilleme risklerini artırır.
Türkiye için çok fazla seçenek yok. Rusya ve Suriye planları başarılı olursa, Türkiye üstünlüğü kaybedecek. Seçimler ve sonuçlar şu şekildedir;
1.) Türkiye ve militan gruplar hiçbir şey yapmaz - Büyük ihtimalle İdlib kaybedilecek ve insanlar İdlib'i terk etmeye zorlanacak. Böylece Türkiye yeni bir mülteci kriziyle karşı karşıya kalacak (yaklaşık 2 milyon kişi).
2.) Türkiye ve militan gruplar misilleme yaparsa – Rusya ve Suriye ve onların militan grupları ciddi kayıplar verecekler. Türkiye BM desteği olmadan İdlib'e yeni bir kapı açabilir ama bu Rusya ve Suriye'yi kışkırtır. Karşılığında Rus ve Suriyeli militan ve vekil gruplar Türk ve militan gruplara saldıracak. Her iki taraftan da kayıplar olacaktır. Türkiye yanıt vermesi için baskı altında olacaktır. Sonunda, bu doğrudan bir Rusya-Türkiye askeri çatışmasını getirebilir. Daha fazla mülteciyi Türkiye'ye itecektir.
Video
Her iki durumda da, Türkiye yakın gelecekte ciddi maliyetlerle ilgili zor seçimlerle karşı karşıya kalacak. Rusya, Türkiye için sonuçları ağır olduğu için Türkiye'nin Suriye ve Rusya'nın çıkarlarına faydalı yeni şartlarla masaya oturmasını bekliyor. Türkiye ise her iki seçeneğin de yüksek maliyetli olduğunu düşünüyor. Her iki seçenek de, kontrollü askeri çatışmadan daha fazla maliyetli olan Türkiye'ye mülteci akışını içeriyor.
Rusya, elinde bir koz olmadıkça Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaz. Ancak Türkiye'nin saklanacak yeri yok ve mülteci akışı bir seçenek değil kesinlik gibi görünüyor . O halde asıl soru, Türkiye'nin tansiyonu ne kadar yükselteceğidir.
