Taliban'ın Afganistan ulusal güvenlik güçleri de dahil olmak üzere yabancı güçlere karşı kazandığı zaferin ardından Afganlar ülkeden kaçmaya başladı. Türkiye'de ki Suriyeli ve Iraklı mültecilerle birlikte mülteci sayısı 6 milyonu aşıyor. Bunun 300 000 Afganistan'dan. Afgan mültecilerin sayısının zamanla artması bekleniyor.
Afgan mülteciler, Şii yasalarıyla yönetilen komşu ülke İran'ın aksine, çoğu Sünni olduğu için Türkiye'yi tercih ediyor. Ayrıca Türkiye'nin ekonomik durumu Pakistan veya diğer Sünni ülkelere göre çok daha iyi.
Türkiye, Suriye'den gelen mültecilerin aksine, çoğu tarım sektöründe çalıştığı için Afgan mültecilere ihtiyaç duyabilir. Türkiye'deki köyler ve kırsal alanlar daha az nüfuslu hale geldi. Çoğu insan bu bölgeleri terk ediyor ve daha iyi işler bulmak için büyük şehirlere gidiyor. Bu da Türkiye'yi hayvancılık ve tarım faaliyetlerini azaltıyor. Türkiye, artan nüfusa gıda sağlamak için bu mültecileri tarım endüstrisinde, köylerde ve kırsal alanlarda barınacakları hayvancılık üretimi ve gıda alanlarında kullanabilir.
Ancak, Erdoğan'ın bugün karşı karşıya olduğu yakın sorunları çözmüyor. Türkiye'de milliyetçilik yükselişte. Covid-19 salgını ve yanlış ekonomi politikaları nedeniyle ekonomik gösterge bozulurken, AKP'nin popülaritesi tehdit altında.
AKP, Afganistan'a kapıyı kapatmayı planlıyorsa, İslamcı grupların AKP'ye olan desteğinin zayıflamasına neden olacaktır. AKP'nin mülteci kabul etmeyi tercih etmesi ekonomiyi alt üst edecek ve artan milliyetçilik nedeniyle nüfusun kendisne daha dirençli olmasına neden olacaktır. Ve Türkiye sınırını AB'ye açarsa, o zaman herhangi bir mali yardım Brüksel tarafından kesilecektir. Erdoğan neredeyse ilk kez böyle bir ikilemle karşı karşıya kaldı. Erdoğan'ın tercihi ne olursa olsun, onun yönetimi için ekonomik ve siyasi bir sonuçları olacaktır.
Ancak bu, Türkiye'nin dramatik bir şekilde değiştiğini yorumlamadığız anlamına gelmez. Bu mültecilerin doğum oranı Türklerden çok daha fazladır. Pasaportların kendilerine verileceğini düşünürsek uzun vadede oyları önemli olacaktır. Böylece Türkiye'nin de Erdoğan'ın istediği sağcı ideolojiye yaslanacağı yorumunu yapabiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç neslin politikalarını desteklemediğini gördü. Anketler, bir sonraki nesilde ilk kez oy kullanacak olan genç neslin %80'inin Erdoğan'ın AKP partisinden başka bir parti seçeceğini gösteriyor. Bu mültecilerin Türk vatandaşı olacaklarına dair orta vadeli bir planla kabul edilmesi, ileride AKP yönetimini ancak sağlamlaştıracaktır. 6 milyonluk nüfusun 4 milyonunun 18 yaş üstü mülteci olduğu tahmin ediliyor. Yani bunların %80'i sağ ideolojiyi ya da temelde Erdoğan'ın partisini destekliyor. Bu sayı, vatandaşlık garanti edilirse, gelecekteki herhangi bir seçimde büyük bir etki yaratacaktır. Dolayısıyla bu durum Erdoğan'ın geleceği için bazılarının düşündüğü kadar olumsuz görülmeyebilir. 5 yıl içinde mültecilerden kaynaklanan sorunlar yönetilebilirse, Erdoğan olası 2028 seçimlerinde görev süresinin bitiminden sonra uzun vadeli bir halefi garanti edebilir.
Ancak şu an için en önemli konu ekonomi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi konusunda bir şeyler yapması gerektiğini de biliyor, aksi takdirde muhalefet partileri sadık AKP seçmenlerini kendilerine çekecektir. Ancak Cumhurbaşkanı hangi seçeneklerde ne kadar kaybedeceğinin farkında ama asıl soru hangisinin daha az maliyetli olacağı. Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun bir oyun oynuyor. Ve şimdilik kimse onun oyununu anlamış görünmüyor.